Her zaman uzmanların bizler için faydalı olan gıdaların içeriklerini anlattıklarına ve bu noktada hangilerini tüketip hangilerini tüketmememiz gerektiğini ifade ettiklerine şahit oluyoruz. Genellikle sebze ağırlıklı beslenmemiz gerektiğini söyleyenlerde var, dengeli beslenmek gerektiğini söyleyenlerde. Ben dengeden yanayım, her konuda :)
Sebzeler arasında özellikle yeşil yapraklı sebzelere vurgu yapılırken dikkat çeken bir besin var ki son yılların favorisi durumunda. Kim mi? Mantar tabii ki de.
Mantarın pek türü olduğunu hepimiz biliyoruz. Hatta bu mantarlar zehirli ve zehirsiz olarak da ayrılıyorlar. Biz genellikle mutfaklarımızda kültür mantarı dediğimiz beyaz kısa mantarları kullanıyoruz.
Elbette faydaları saymakla bitmez ama mantar denildiğinde en belirgin özellik olarak et kadar bir protein değerine sahip olduğu göze çarpıyor. Aynı durum mercimekte de var ama ona şimdi girmeyeceğim.
Protein, kalsiyum, demir, fosfor ve folik asit açısından oldukça zengin bir besin mantar. Aynı zamanda lif açısından da oldukça tatmin edici bir içeriğe sahip. Kanser hastalığına, tiroid sorunlarına iyi geliyor. Kanserli hücrenin ilerlemesini engelliyor. Tüm bunların yanında kan basıncını düzenliyor ve tokluk hissi de sağlıyor.
Mantarın en değerli özelliklerinden bir diğeri ise hücre tamirini sağlıyor olması. Böylece hücrelerimiz onarılmış da oluyor.
Genellikle garnitür olarak tercih ettiğimiz mantarı et ve tavuk yemekleri ile tercih edebileceğimiz gibi aynı zamanda ayrı bir zeytinyağlı aperatif olarak da masamız da yer verebiliriz. Daha çok sote olarak pişirmeyi tercih etsek de fırında içi doldurulmuş bir şekilde pişirmek ya da güveçte et/tavuk ile harmanlamak da ayrı bir tercih olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder