EN GÜZEL AĞUSTOS


Bu yıl yaz çabuk bitti benim için. Zaten Ağustos ayına girdiğimiz zaman yaz hemen bitiyor. Sonra hop hemen arkasından Eylül, sonbahar, kış ve yılbaşı derken koca bir seneyi bitirmiş oluyoruz.

Peki bu yaz ne yaptım? Tatile gidebildim mi? Hayır! Yani 2 günlük kaçamağı saymazsam hayır. Spor yaptım mı? Hayır! Kendim için bir şeyler yapma girişimim oldu mu? Kısmen! Peki sonuç? Aslında sıfır.

Yaz gelmeden önce koca koca planlar yaparız, hayaller kurarız, değişim isteriz, yenilikler olacak deriz. Ama yaz geldiğinde sanki onları biz dememişiz gibi bir curcuna ile geçiririz günlerimizi. Halbuki ne kadar kısa zamanımız olduğunu ve Kasım ayından sonra Nisan ayına kadar karanlık ve soğuk günlere mahkum olacağımızı unuturuz.

Bu yüzden değerli okuyucular işten, uykudan, yataktan, miskinlikten kafanızı bi kaldırın ve şu son bir ayınızı iyi değerlendirin. Ne bileyim bi denize girin, kitap bitirin, yürüyüşler yapın, size sıkıntı verenleri hayatınızdan uzaklaştırın, yazı yazın, arkadaşlarınızla lezzetli kokteyller için. Aklınıza ne geliyorsa yapın işte. Hatta spora bile başlayıp yaza fit gireceğinize kışa fit girin mesela. Yeter ki bir şeyler yapın.

Ağustos'u severim. Hem benim hem de babamın doğum günü bu ay mesela. Bir de benim için çok özel olan birinin. Aynı zamanda ufak bir telaş vardır ağustos ayında biz fark etmesek bile. "Eyvah yaz bitiyor" telaşı işte o.

Evet çok sıcak olduğunu kabul ediyorum ve aslında ben de bunaltıcı sıcakları pek sevmiyorum. Ama güneşi seviyorum, taze meyveleri, soğuk meyve sularını, denizi, kumu ve hatta güneş kreminin kokusunu bile. Galiba hayattan tat almak böyle bir şey işte.

Peki sen bize bunları yazdın da kendin uyguluyor musun ki diyenlere net bir cevabım var; Hayır! Yani aslında kısmen evet ama kısmen değil ne yazık ki. Elbette yazı kaçırmak istemiyorum ama... Bazen çalışmak ve üretmek her şeyin önüne geçiyor. Bu biraz da önceliklerimizle alakalı galiba. Yine de evden çıkmadan sürdüğüm güneş kreminin kokusu her zaman burnumda :)

Sevgiler...

Yorumlar