Ekim...

Geçtiğimiz sene bu zamanlar Ekim'i oldukça sıcak karşıladığımızdan bahsetmişim. Peki ya bu sene? Bu sene İstanbul bir buzzz.. Eldivensiz dışarıya çıkmak ne mümkün. Şahsen bu aralar donmakla meşgul olduğumu söyleyebilirim :)

Sonbaharı seviyorum! Sarıp sarmalayan o serinliğini, giydiğim eldivenlerimi, trençkotlarımı, sararmış yaprakları ve ürpermeyi gerçekten çok seviyorum. Ara sıra yağan yağmur bile bana huzur veriyor. Tabii fırtına olmadığı zamanlarda...
Havanın tam gri değil de yarım gri olduğu bahar ayları ya da bir İstanbul'lu olarak içinde bulunduğumuz bu günler, garip bir huzur ve rahatlık kaynağı bana. Hep söyledim her zaman da söyleyeceğim; yazı sevmiyorum. İşin deniz kum güneş kısmına lafım yok elbette ya da o uçuş uçuş elbiselerine, rengarenk bahçelerine vs.vs. ama sıcak arkadaş. Yani ben sırtımdan süzülen ter damlacıkları ile hayattan keyif alamıyorum yani. Sorry!

Mevsim bahar olunca bana her yer şahane yani :) Ekim ayı da bunlardan biri. Bu duygu bende Kasım'ın o can alıcı acımasız soğuklarına kadar devam eder valla. Kışa da artık bakıcaz bi şeyler?
Yine o klasik cümlemizi kurup mutfağa doğru ilerleyebiliriz: "Şimdi kalkın kendinize sıcak bir kahve yapın ve günün, hatta sonbaharın tadını çıkartın." Sıcak çikolatalarımızı kışa saklıyoruz kusura bakmayın :)

Sevgiler...

Yorumlar